KIPKIRMIZI'dır bizim kanımız, BEMBEYAZ akar gözyaşlarımız...

8 Aralık 2012 Cumartesi

Gri Apartman ve Ben..


* O mat renkli binada öğrendik sayı saymayı;
  okey taşlarını dizerken..
* Oraletin sarı olduğu..
* çürümesin diye yer tahtalarına mazot döküldüğünüde ilk orada gördüm..
* Babamı iş yerinde bulamazsak mutlaka orada bulabilirdik..
* Bulancakta eski bina denildiğinde aklıma gelen tek yer..
* Belkide önünden geçenler için fazla birşey ifade etmesedde, benim için Armasına bakarak iç geçirdiğim o yer..
* Sessiz sedasız yıkılmasıda bu yüzden; sahipsizliğindendir..
 İçerisine şampiyonluklar, bin bir türlü anılar sığdırmış o binanın yıkılırken askerde olmam benim için büyük yıkımdı.. Sanırım orada olsam Dev Çınarın yıkımını gözü yaşlı izlerdim..

* Şimdilerde o binadan bir toprak zerreciği kalmışmıdır etrafta..

25 Kasım 2012 Pazar

Arma'nda ki ÇAPA, Forma'nda ki RENK!

Bulancakspor’ lu olmak önce Bulancakspor’ u tanımaktan geçer. Ayrıntıyı merak edenler sorup öğrensin. Kısaca;
Bulancak profesyonel lige girmeden önce, ilçede iki takımla Giresun liglerinde mücadele ediyordu. Birisi, kuruluş tarihi neredeyse Cumhuriyet’le yaşıt Bulancak Gençlik Spor Kulübü, diğeri Karadenizgücü.  Bulancak Gençlik biraz daha “aristokrat”, “şehirli”, takımıyken, Karadenizgücü “harbiden” sokakta futbolu öğrenmiş, mahalle aralarında, ağızla şişirilen memeli futbol topuyla, ayaklarında krampon bile olmadan bir araya gelenlerin kurduğu bir spor kulübüydü. O zamanlar Bulancak’ta futbol sahası bile yoktu. Bu “delikanlılar” “çoluğun harmanında” (çolakların Ballıca’ daki fındık harmanı) ve  Ballıca’ da ki düzlükte, spor aşkına futbol oynuyordu.
Bulancak Gençliğin forma rengi kırmızı-beyaz, 
Karadenizgücü’ nün renkleri mor-sarıydı. Yakalarındaki armada “denizci çapası”.
İşte Türkiye’de esen amatörlerin uygun pozisyonda olanların profesyonel lige alınma olayında Bulancakspor’ da bu iki Bulancak sevdalısı takımın birleşmesiyle oluştu. Bulancakspor’ a renklerini Bulancak Gençlik verirken, Karadenizgücü de arması olan “gemici çapasını” vererek lige adım atıldı.


Yazının Tamamı:
http://www.gazeteegemen.com/yazar.asp?yaziID=615 
ZEKİ KIRDEMİR

10 Kasım 2012 Cumartesi

Ne dedi Can YÜCEL!




Ne dedi Can Yücel;
“Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne”

Biz ne yaptık;
Ölümüne bağlandık…

***

Ne dedi Can Yücel;
“Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın”

Biz Ne Yaptık;
Karşılıksız ölesiye sevdik…

 ***

Ne dedi Can Yücel;
“İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın”

Biz Ne Yaptık;
Kırmızıya Beyaza ait olduk…

***

Ne dedi Can Yücel;
“İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak”

Biz Ne Yaptık;
Biz sevdamız uğuruna Ölümü göze aldık…

Eee ne yapalım ;

29 Ekim 2012 Pazartesi

Biz BULANCAKLIYIZ!

- Bizde evlendirme olmaz ''everme'' olur..
- Düğün tarihleri ya fındıktan sonraya alınır ya da borçlar fındıktan sonra ödenir..
- Bulancak'ta alkol almak için illa ki bir mekana gitmek gerekmez; kayalıklarda iş görür..
- Biz kara lahanaya pancar deriz..
- Salı pazarında Lahmacun yeriz..
- Canıız sıkılınca iskeleye gideriz..
- Turşunun kızartmasını da yeriz diblesini de..
- Yolun ortasından yürümeye bayılırız..
- Kaleyi gezdikten sonra Osman Ağa'nın mezarına gitmeyiz; Osman Ağa'nın kabrini ziyaret ettikten sonra kaleyi gezeriz..
- Çoğumuz Tofaş'a bineriz..
- Doğan görünümlü Şahinlerede bayılırız..
- Otogardan İstanbul'a yolculuk varsa turşu bidonları patates çuvallarıyla yolculuk ederiz..
- Geliyorum, Gidiyorum.. diyerek lafı uzatmayız.. ''Gelik, gidik'de işimizi görür..
- Büyüklerimiz bize kızdığında bi yerlerimize  ya andır çıkar ya da davun..

Çoğu şeyi beraber yapıyoruz ama bir şeyi unutuyoruz..
BULANCAKSPOR'u...
Onuda beraberce destekleyelim..

14 Ekim 2012 Pazar

Neyi özledim biliyor musun?



Neyi özledim biliyor musun?
-Maç günleri sabahın kör saatinde kendimi sokaklara atıp bir bardak çayı yudumlarken ilk kim geleck diye tahminde bulunmayı..
-Sonra ''kemik tayfa'' ile iskele yürüyüşlerini..
-iskelede o anı ölümsüzleştirmeyi..
-havanın durumuna göre skor tahminlerini.. Hava güneşliyse mutlak galibiyet, kötü olsa bile yine de galibiyet.. Aslında tahmin nile diyemeyiz..
''İnananlar asla kaybetmez'' mantığı ile hep güzel hayaller kurmayı..

***
Neyi özledim biliyor musun?
- Deplasman otobüsünün sol köşesini..
- Forvetin golündeki ters köşeyi..
***
Neyi özledim biliyor musun? 
- Maç sonrası diğer haftanın hayallerini kurmayı..
- Evde maç günlüğü yazmayı..
- Muhabbetlerimizin başının ve sonunun her zaman BULANCAKSPOR ile buluşmasını..
-Kendi kendimize besteler mırıldanmayı..
***
Neyi özledim biliyor musun? 
- Bir dilim ekmeği paylaşmayı..
- Bir yudum suyu bölüşmeyi..

Sözün aslı BULANCAK'ı özledim..

06ekim2012 - cumartesi - şafak 165

30 Eylül 2012 Pazar

Tellere bağlayacaktık hayallerimizi sımsıkı! -2-



Üniversiteyi bitirip tekrar memlekete döndüğüm sene artık Bulancakspor'un bir taraftar grubuna ihtiyacı olduğunu düşünüp girişimlere başlamıştım.
Sırf bu yüzden kendimi işe güce bile verememiştim.. Bulancakspor'un ilk taraftar sitesi olan bulancakspor28.com'u açıp kitleyi geniş tutmak istesem de bir süre yerimizde saydık..
Bu site sayesinde ufak tefek arkadaşlıklar kuruyor, pankart deplasman vs. gibi şeyler hakkında bilgiler paylaşıyorduk.

-bazen kendi kendime düşünüp ''bu takımı acaba sadece ben mi düşünüyorum?'' diyordum.!

Liglerin başlamasına kısa bir süre varken Kadir isminde bir arkadaşla irtibat kuruyorum, kendisi her ne kadar giresunspor taraftarı olsa da bana yardımcı olmak adına elinden gelen her şeyi yapıyor.. Öncelik olarak giresundan bulancak’a kadar geliyor.. Bulancakta oturup ufak tefek kritik yapıyoruz.. ‘’Bir pankart yazmalıyız’’ diyorum, tamam diyor ama daha grubumuzun adını belirlememişiz. Onlarca isim geliyor aklımıza genç Bulancaklılar, kepsil, kırmızı şeytanlar.. o isim buna ait bu isim şuna ait derken RED DRAGON’da karar kılıyoruz sonra gidiyoruz beyaz bez almaya.. son kuruşumuza kadar paralarımızı koyuyoruz ortaya ve boya ile bez alıyoruz..

Eee.. her şey tamam oluyor iş yazma işine gelince daha bir kere bile boya fırçasını elime alıp pankart yamamışım ben yazarım diyorum, sonra uğurluyorum kadir’i Giresun’a..
İlk maçımız içeride Araklıspor ile maça kadar yetiştiriyorum hevesle.. maç günü gelip çatıyor, kadir’in bir işi çıkıyor maça gelemiyor..

Yalnız başıma tutuyorum stadın yolunu..

Tribüne girmeden önce dışarıda gençler içeri girmeyi bekliyorlar Bende biletimi alıp kapalı tribüne giriyorum.. Oturuyorum yazdığım pankartın üzerine.. Tanıdık arkadaşlar geliyor yüzüm gülüyor.. ‘’O ne?’’ diye soruyorlar, hiç ya pankart yazdım diyorum sonra asmak için tribünün merdivenlerini iniyorum hevesle..

Böyle başlıyor bir sevdayı tellerden haykırmak..



16 Eylül 2012 Pazar

Sevdan bir ateş..

yüzseksendört dandik gün! 
özleniyorsun be kırmızı-beyaz! 

16 eylül 2012 pazar! 

22 Temmuz 2012 Pazar

Umutlarımız için..


Issız yollardan, karanlıklar içinden besteler eşliğinde geçmiştik..
* Umutlarımız için..

Kimi zaman  Güneş bizim için doğmuştu.. Kimi zaman yağmur altında ıslanmıştık..
* Umutlarımız için..

Sevdanın Ligi olmaz demiştik..
 * Umutlarımız için..

''eski resimlere bakarken'' hayallere dalmıştık ..
*Umutlarımız için..


Günler geçtikçe telaşa kapılmıştık..


Yine umutlandık..
Bu sene artık hakettiğimiz yerlere, mavi ile yeşilin tonlarını kırmızı ile beyaz eşliğinde herkese göstermek için, üst liglerde mücadele vermek için UMUTLANDIK! UTANDIRMAYIN!


İdam sehbasında hapşuran mahkuma çok yaşa demek gibiydi bazı umutlarımız.. 


Umutlarımızı yaşatmaktı hayalimiz..! 



22 temmuz 2012 - ş-240

10 Temmuz 2012 Salı

Yıllar Geçsede Üstünden.. # 1



Bulancakspor en kötü sezonunu geçiriyordu.. Belki küme düşmesi kesinleşmişti ama tribünde gözle bile rahatca sayılabilecek taraftar arkalarında olduğunu gösteriyordu, çoğunluğunun Bulancak çocuklarının oluşturduğu takımlarına.. 
şimdiki adı FORA olan taraftar grubu o zamanlarda da her maçta takımlarının arkasında idi.. 


Çıkmayan candan umut kesilmez misali her maçta yüreklerini sahaya koyuyorlardı.. 


Taraftarlar takımı saha kenarına kadar çağırıp;
''Bizler inandık sizde inanın'' diye tezahurat yapıyorlardı..
İnananlar asla kaybetmezdi ama kötü giden şeyler vardı..


2009 yılının Kasım ayında oynanan maçta Bafraspor'a 5-0 yeniliyordu takımımız.. Sonuna kadar mücadele ediyordu..

Takımı düşürmemek için ellerinden geleni yapan Bulancak gençleri ve Bulancaklı olmasa bile Bulancakspor'da futbolu yaşayan sadece Kaptan Adem Köseler ve Halit Ramazan Aydın vardı.. İkinci yarıda küme düşmesi kesinleştiğinde zaten onlarda kendi hayatlarını çizmek için yollarına baktılar..

Maçın kadrosu:
1. METİN KANAR
2. TAYFUN AYDIN
3. ALİ GEÇİCİ
4. ÖMERCAN ASLAN
5. SAMET MADALI
6. TİMUR KARAKAYA
7. ABDULLAH YÜCEL
8. ADEM KÖSELER
9. HALİT RAMAZAN AYDIN
10. RIDVAN ZEHİR
11. MURAT YAPRAK
Yedekler
12. AYKUT USTA
13. YASİN KÖZLEME
14. ALİ RIZA PEKER
15. HASAN YANMAZ
16. SERDAR ÖZYILMAZ
17. YUNUS ŞAHİN

24 Haziran 2012 Pazar

Gazoz kapaklarını hazine sayan küçük korsanlardık biz..


Tsubasa kahramanımızdı mahalle maçlarında
Hani şu aslında yan sokakta ikamet eden veletlerle yapılan
Teneke kola kutularından kurulmuş kaleler arasında..

Abanmanın kırmızıyı tutan tarafça yasaklandığı o mühim maçlar
Ben o dönem forvet oynamak istiyorum haliyle
Lakin ağbilerimiz defansta yararlı olacağım görüşünde hemfikir..

Hayalperest bir müezzin akşam ezanını sektirse azıcık
Bence o lavuklara en azından bir gol atardık
İşte kaybetmeye gönüllü başlangıçlarım taa o zamanlardan
Gördüğün üzere hiç değişmedim, aynı işte takvimlerimdeki yaralar

Düzenli olarak bombalanıyor sol göğsümdeki sığınaklar..

Çocuğum fevkalade, avucumda bayram harçlığına karşılık jetonlar..

*özgür gümüşsoy - hadi beni aşktan yarat sayfa 206

10 Haziran 2012 Pazar

çocuktum.. çok sevdim bir adam gibi! #1



BULANCAKSPOR'un üzerimde ki büyük etkisinden söz etmek istiyordum BEMBEYAZ kağıda..

DEV-rik ÇINARI..! devrik cümlelerle..!

Daha kaç yaşında olduğumu bile hatırlamadığım yaşlarda belki ellerimle ''7''yi işaret ediyordum, dilim ''8'' diyordu.. Hani o yaşlarda bir yaş bile fazla söylersem beni büyük görürler felsefesiyle yaşıyorduk ya..

Susam sokağının çocuklarıydık.. Halının üzerinde oyuncak araba oynadığımız yıllar.. Minik kuşu kederli bulduğumuz. kurabiye canavarına elmalı turta yolladığımız yıllardı..

Edi ile büdünün en heyecanlı yerinde. berbat giyimli bir spiker ''yayını kesmek zorunda kaldıklarını, dünyada kritik şeyler'' olduğunu anons ederdi..

O günlerde biten tükenmez kaleme ağızımıdan çıkan buharla yazdırmayı öğrenmemiştik bile..

Bulancak'ta Kıroğlu Petrolün ''Shell'' olmadığı ıllar..
Ajda'nın ''Aman Petrol'' dediği yıllar..
-Ah Ajda Ah.. bilsen söylermiydin hiç o şarkıları; insan müsveddelerinin petrole muhtaç olduklarını..

Karadeniz sahil yolunun mahvedilmediği yıllar.

Sokak aralarında mahallenin ağabeyleri tarafından ''puanlı şut'' çekildiği yıllar..
''Zımba çekme abi, yakıyor..'' diyorduk..

Birde orta camii'nin hemen yanında İsmail ağabeyin sattığı hediye çıkan sakızlar vardı.. Büyük hediye kimseye çıkmasada şu zamana kadar, uğrunda mücadele etmekte güzeldi..

Kalede Gökmen, savunmada Abdullah vardı.. Gökmeni uzun saçlarından, Apo'yu esmerliğinden tanıyordum..

İşte o yıllarda en güzel şey babamın elinden tutup BULANCAKSPOR maçlarına gitmekti..


çocuktum.. çok sevdim bir adam gibi!

26 Mayıs 2012 Cumartesi

Mavi bir özlem


Gri apartlanların gölgesinde içinde mavi bir beklenti..
Mavi bir özlem; eğer bir parça denizi düşünürseniz sonra belki BEMBEYAZ bir martıya dönüşmek istersiniz..

Değişk bir duygudur..
Yaşarken kızarsın, ayrıldığında ise hasretini çekersiniz bu kentin..
Çünkü başka şehirde yoktur İskelede yürürken mavi deniz eşliğindeki sohbetin tadı..
Ufukta görünen gemilere bakıp kendini içinde hayal etmenin saflığı..

Bu kentte yeni doğanlar, uzun uzun yaşayanlarla birlikte aynı yazgıyı paylaşır..Aradan kaç yıl geçerse geçsin değişmez bir sahnenin içindedirler..

Başka hiç bir şehirde sohbetlerinizin, yazgılarınızın konusu ne olursa olsun sonu bağlanmaz BULANCAK'a..

05 mayıs 2012 - cumartesi

28 Nisan 2012 Cumartesi

Tellere sımsıkı, hayata gevşek bağlamıştık iplerimizi..

İdmana gittiğimizde kesilen taze ot kokusunu bile sevmiştik.!

Tribünde kırılan tek bir koltuğa üzülmüş,

Atılan golden sonra tribüne koşan futbolcuyu sevmiştik..!

Her mağlubiyetten sonra üzülmüş, galibiyetten sonra da sevinmiştik..

BEMBeyaz çarşafa damlayan Kırmızı boyaya sinirlendik kimi zaman ama hayatımızda ki iki rengi çok sevmiştik!

Bazen kaçan şampiyonluğa üzülürken, kümede kaldığımız için de sevinmiştik!

Biz Bulancaksporluyduk!

****************************
--------------------------------------- 

Tellere sımsıkı, hayata gevşek bağlamıştık iplerimizi.. 

---------------------------------------
*************************

10 Mart 2012 Cumartesi

Bir Mirastır ''Bulancakspor''

Üç katlı sahile paralel, mazileri içine defnetmiş eski bir binadan sevdik BULANCAKSPOR'u...

Küçüklüğümüz bu binanın 1. katında tavla oynamayı bilmeden zar atarak, okey oynamayı bilmeden aynı renkteki taşları dizerek geçti, yanında da Bahtiyar (battoş) ağabeyin oraletinden içerdik..

Binanın balkonundan iskelede demir atmış gemilere bakar, tanış balıkçı teknesi gelirse babamın elinden tutarak taze balık yemeye giderdik.. O zamanlar ne Karadeniz'e taş doldurulmuştu, nede kapalı tribünün üzeri kapalıydı.. Her şey saf her şey tertemizdi..

Eskiden maçlarda sıkı güvenlik önlemleri yoktu.. hakeme kızanlar sahaya çakmakta atardı, bozuk parada.. Bu yüzdendir ki maçları açık tribünde izlerdik..

Şimdilerde maç günleri tribün kapısının önünde ki çocuklarda buluyorum kedimi 'içeriye girebilecek miyim?'' sorusunu kendi kendilerine sorduklarını gözlerinden okuyorum..
Bizde seneler önce büyüklerimizin ellerinden tutarak girdik içeriye, aynı soruyu kendimize sorarak..

Hiç gözümün önünden gitmez; Bir gün yine Bulancakspor lokalinde oturuyoruz, zannediyorum ki şampiyonluk yolundayız. 1-0 mağlup olmuşuz. Gazetenin manşeti aynen şöyle '' Hakem 1-0 Bulancakspor''Gördüğüm o siyah beyaz gazetenin rengi, tipi, manşeti hep aklımdadır.. Çocukluğumdandır ki kimseye soramadım 'Hakem' diye bir takım mı var? yada 'Hakemle' maç mı yaptık? Büyüdükçe anladım neden o manşeti attıklarını...

Şimdilerde mağlubiyetler kaderimiz olmuş.. Ne 1926'nın ruhu var, ne ismi, ne cismi.. Hani seneler önce o güzel pankart vardı ya ''Parasız, Sahasız, Sahipsiz İnadına BULANCAKSPOR' yazıyordu.. Parasız daha başarılıydı bu takım..

2. lige çıktığımızda tüm caddeler, sokaklar Kırmızı-Beyaz'dı.. Dev bayraklar vardı... ,
Ondan sonra zaten seçimlerde parti bayrakları ile süslendi o sokaklar..





7 Şubat 2012 Salı

Boşuna FORA koymadık ismimizi!

Kötü gidişlere artık alıştık Bulancak halkı olarak..
Yönetim eksikliğini çözemedik, bazen de maddi sıkıntıları..

Takım kötü gitti mi eskiden başarısız olan bir hoca ile anlaşılır takımın grafiğini iyileştirmek için çalışılır..

Sene başında bunlardan birini yaşadık,
Sadullah Zehir; bu zamana kadar hep zor zamanlarda takıma alınmış bir teknik adam.. gün geçmiyor ki yine aynı olaylar geçen seneden kalan hesapları varmış gibi Yahya Ünal takımın başına getirilmiş..
ve taraftar ''Sana Güvenmiyoruz Hoca'' dediğinde arkasına dönüp küfredebilecek amatörlükle getirilmiş..

Keçi Yılmaz özetliyor aslında olayı;

siz ideolojinizle,
biz yüregimizle,
siz paranizla,
biz sesimizle,
siz villanizla,
biz sotemizle...

Çekin kirli ellerinizi.
Bizi hayallerimizle başbaşa bırakın..
Biz Kırmızının da Beyazında anlamını biliriz!
Siz Tribünden sevemezsiniz..!

5 Şubat 2012 Pazar

An-talya An-KARA..

Kıp-KIRMIZI Bem-BEYAZ..
An-talya An-KARA..

Rengarenk oldu hayat..
bazen yan gel yat,
bazen bayat..
yinede sonunda ulaşılacak zaferler var ise güzeldir yaşamak..

***
uzun zaman oldu yazmayalı blog siteme..
tabi ki bilerek isteyerek yazmamazlık değildi bu,
vatan borcu için; acemi birliğinde olduğumdandır yazmamam..
bloga yazmasak ta askeri günlük deftere bir şeyler karalıyordum bol bol..
ve deftere 'sevgili günlük' değil 'sayın günlük' diyordum..
onunla bile samimi olmuyordum..

***

30 gün boyunda elektronik eşyalardan uzak kalmak ne demekmiş Askerlikte anladım..
Önce telefonu aldım elime acaip, enteresan bir şeymiş gibi, sanki ilk kez kullanıyormuşum gibi oldu..
sonra eve geldiğimde bilgisayar karşısına geçtiğimde.. Neyse.. öyle işte..

***

30 gün boyunca sadece elektronik eşyalardan uzak kalmamıştım..
Özlem vardı, biteceğin umudu..
vardı işte birşeyler..
Akılda #17#..


GES Komutanlığı Destek Taburu Emn. ve Mhf Blğ. Ankara / Gölbaşı
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...